MAKRO SEYAHAT : Kalp ve Kan Arasındaki Dayanışma
- hayal hayat
- 26 May 2022
- 3 dakikada okunur

Yorulmayan Pompa: Kalp
İnsan kalbi yeryüzünün en mükemmel pompasıdır. Sol göğsümüzün altında hiç durmadan çalışan ve dakikada ortalama 70 kere ve her yıl yaklaşık 37 milyon kere atan bir kastır. 70 yıl yaşayan bir insanın kalbi hayatı boyunca 2,5 milyar kez vuruş yapar ve yaklaşık 300 milyon litre kan pompalar. Kalbin her atışında, kalbi oluşturan kaslar büyük bir güçle kanı vücudun derinliklerine pompalar. Bu kasların gücünü daha iyi anlamak için; yumruğumuzu saniyede bir kere olmak üzere sıkıp bıraktığımızda kısa süre içinde yorulur ve devam edemeyiz. Parmaklarımızı ve elimizi hareket ettiren kaslar, birkaç dakika içinde yanmaya ve acı vermeye başlayacaktır. Buna rağmen kalp, bir dakika bile dinlenmeksizin ömür boyu çalışmaya ve tüm vücuda kan pompalamaya devam eder.
Yorucu egzersizler sırasında ise kaslarımız daha çok oksijene ihtiyaç duyacağı için çalışma temposunu dakikada 180 defaya kadar yükselterek pompaladığı kan miktarını artırır. Akıttığı kanı 5 katına çıkarabilir.
İnsan yapısı olan pompalar, bir sıvıyı diğer tarafa pompalarken kalp aynı anda iki farklı sıvıyı iki farklı yöne pompalayan çok kompleks bir tasarıma sahiptir. Basit bir pompa, güç üreten motor ve o motorun hareket ettirdiği mekanik kısım olarak iki bölümden oluşur. Oysa kalpte durum sıra dışı ve akıllara durgunluk verecek tarzda yaratılmıştır. Çünkü motor da pompa da kalbin ta kendisidir.
Kalbimiz, hayati bir öneme sahip olduğu için elbette en çok korunması ve muhafaza edilmesi gerekli olan bir organdır. Bu sebeple vücudun en güvenli yerine, göğüs kafesinin içine yerleştirilmiştir. Göğüs kafesini oluşturan kemikler kalbi her türlü darbeye karşı adeta bir zırh gibi korur.
Mucizevî Sıvı: Kan
İnsan vücudunun yaklaşık olarak on üçte biri (1/13) kandır. Yetişkin 70 kiloluk bir insan vücudunda ortalama 5 litre kan bulunmaktadır. Tıpkı bir nehir gibi atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içerisinde vücudunun her noktasını dolaşan kırmızı renkli hayati bir sıvıdır.
Vücudun ihtiyaç duyduğu oksijen, vitamin, mineral, glikoz, aminoasit gibi besinler kan vasıtasıyla ilgili organlara taşınır. Vücudumuzda bulunan tüm hücreler kana muhtaçtırlar. Bu taşıma işlemi sadece ihtiyaç olan maddeleri ulaştırmakla sınırlı değildir. Vücudumuzda bulunan yaklaşık 100 trilyon hücrenin devamlı yaptığı faaliyetler sonucu ortaya çıkan karbondioksit, üre gibi vücut için zararlı olan atıkların da hücrelerden uzaklaştırılarak vücuttan atılması da kan vasıtasıyla gerçekleşir. Bu atık maddeler kan ile böbreklere taşınmakta ve böbreklerde temizlenmektedir. Yine hücrelerde üretilen zehirli karbondioksit gazı ise kan tarafından akciğerlere taşınarak vücuttan atılmaktadır.
Kan hücreleri, kanda taşınan atık maddeleri ve faydalı maddeleri birbirlerinden ayırt edebilmekte ve hangi madde nereye götürülecek çok iyi bilmektedirler. Mesela, zehirli gazları akciğer yerine böbreklere veya atık maddeleri böbrek yerine akciğerlere taşımazlar. Ya da oksijen ihtiyacı olan bir organa karbondioksit, besin ihtiyacı olana da atık maddeleri götürmemektedirler. Böyle bir karışıklık olsaydı kuşkusuz ölümle sonuçlanırdı.
Hangi besin maddesini hangi organa götüreceğine karar verme, atık ve zararlı maddeleri seçme, bunları ayrıştırıp gitmesi gereken yere götürme gibi faaliyetler ilim ile birlikte bir iradenin varlığını da gözler önüne sermektedir.
Kan dolaşımı, kalp ve kanın kendine has özelliklerindeki düzen, nizam ve intizam ile birbirleriyle olan yardımlaşması ve dayanışması ile sağlanmaktadır. Bu sistem hayatın devam edebilmesi için var olan binlerce sebepten yalnız biridir.
İşte kalp ile kan arasında cari olan bu tesanüd (dayanışma), bu teavün (yardımlaşma), bu tecavüb (birbirinin ihtiyaçlarına cevap verebilme), bu teanuk (birbiriyke kucaklaşma), bu müsahhariyet (emre boyun eğme), bu intizam (düzenlilik), birtek Müdebbir'in tertibiyle idare edildiklerine ve birtek Mürebbi'nin tedbiriyle sevk edildiklerine kat'iyyen şehadet edilmez ise, şu tefekkürümüzde karşımıza çıkan sorulara nasıl yanıt verebiliriz?
Bir et parçası olan kalbi durup dinlenmeden dakikada 70 kez, hayatımız boyunca 2,5 milyar kez çalıştıran kimdir?
Bu şuursuz kan hücreleri bu taşıma işlemini karıştırmadan, şaşırmadan nasıl yapıyorlar?
Anne rahminde, bir et parçası olarak yaratılan bu kalbi, çalışması için hiçbir sebep yokken ilk defa çalıştıran; sonra da ömrümüzün sonunda hiçbir sebep yokken birden durdurup vazifesini sonlandıran kimdir?
Şuursuz ve iradesiz kan hücreleri şuurlu ve irade sahibi gibi nasıl hareket etmektedirler?
Vücudun bir sistem içinde çalışmasını ve kanın, kalp atışları ile bu sistem içinde diğer organlara gönderilmesini sağlayan kimdir?
Kalbimizin değişen şartlara göre atış hızı değişmektedir. Örneğin, koşarken daha fazla oksijene ihtiyaç olduğu için ritmini arttırıp daha fazla atması gerektiğini nereden bilmektedir?
Her türlü darbeye karşı korunması için kalbimizi, göğüs kafesini oluşturan kemiklerin altında koruyup muhafaza eden kimdir?
Kalbin kendisi hem bir motor hem de bir pompa görevi görmektedir. Yani insan yapımı pompalar gibi motoru ve mekanik kısmı ayrı değildir. Onu böyle mükemmel bir şekilde tasarlayan ve vazifesini öğretip hiç durmadan onu çalıştıran merhamet sahibi sanatkâr kimdir?
Tıp ilminde tüm bu faaliyetlere dolaşım sistemi adı verilmişken ve sistem bir düzen, plan ve programın adı iken nasıl olur da insanın yaratılması ve yaşamını devam ettirmesi tesadüfe verilebilir. İnsanın yaratılışını tesadüfe ve tabiata verenler insanı bir kenara koyup sadece vücutlarında kusursuz bir şekilde çalışan kan dolaşımının mükemmel faaliyetlerine insaf ile baksalar söylediklerinden utanıp yaratıcısı olan Allah’ı kabul edeceklerdir.
"Allah'tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O birdir ve hiçbir şeriki yoktur. Mülk umumen O’nundur; hamd bütünüyle O’na aittir. Hayatı veren de, ölümü veren de O’dur. O, kendisine ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir. Bütün hayır O’nun elindedir. O’nun kudreti her şeye yeter. Herkesin ve her şeyin dönüşü de O’nadır." (Buharî)
Comments